11 Ekim 2010 Pazartesi

FİLM KRİTİK: The Last Airbender (2010)

Dünyada dört farklı elementle özdeşleşmiş dört farklı ulus vardır: Hava, Su, Toprak ve Ateş. Bu halkların bükücüleri, bu elementlere hükmedebilmektedirler. Sadece Avatar dört elemente de hükmedip, halklar arası barışı korumaktadır. Ancak son Avatar yaklaşık yüz yıldır kayıptır. Bunu fırsat bilen Ateş Ulusu, diğer ülkeleri ele geçirmekte, bükücüleri tutuklamakatadır.

Kötü bir film bekliyordum ve gayet kötü bir film izledim. Film sanki yıllardır film çeken usta bir yönetmenin değil de ilk filmini çeken acemi bir yönetmenin elinden çıkmış gibi. Night Shayamalan son birkaç filminde, bir öncekinden daha kötü bir film çekmeyi başarıyor. Her bölümü 25 dakika olan 20 bölümlük bir sezondaki her şeyin 100 dakikaya sığdırılmasını beklemek abes olur ama film boyunca işlenen neredeyse her şey apar topar geçiştirilmiş. Karakterlerin tümü çizgi filmdeki derinliklerinden yoksun. Ne Sokka’nın saçma esprilerine ve sakarlıklarına şahit olabiliyoruz ne de Aang fırlamalıklarına. Hatta tam tersine Aang film boyunca son derece suratsız, neredeyse hiç gülmüyor. Kimi dövüş sahnelerinde hiç gereği yokken ağır çekim kullanılmış. Element bükerek gerçekleşen dövüş sahneleri son derece tutuk ve itici olmuş. Toprak bükücülerin köyünde gerçekleşen dövüş sahnesi ise acınası dercede komik. Sonuçta sadece bir uyarlama olarak değil film olarak da gayet kötü.

Tüm bu olumsuz eleştiriler ve gişe başarısızlığının ardından devamının çekilmesi şüpheli. Bu yüzden filmi izlemeye niyetlenenlere –daha önceden izlemiş olsun olmasın- çizgi seriyi izlemelerini öneririm.

http://www.imdb.com/title/tt0938283/

Hiç yorum yok: