Sinemayla alakadar olan hemen herkes Robin Hood’dan haberdardır: Sherwood Ormanı’nda kendisi gibi kanun kaçağı arkadaşlarıyla yaşayan usta okçu zenginden çaldıklarını fakir halka dağıtmakta, aynı zamanda bölgedeki halka eziyet eden Nottingham Şerifi’ne (veya valisine) karşı mücadele etmektedir. Ana hatları bu şekilde olan bu İngiliz halk hikayesinin farklı versiyonlarında bazı ayrıntıları değişiyor olsa da temeli aynıdır.
Doğrusu Ridley Scott’ın, başrolünde Russel Crowe’un yer aldığı bir Robin Hood filmi çektiğini duyduğumda filmle ilgili hiçbir olumlu beklentim yoktu. Her ne kadar Ridley Scott Gladiator ile epik-tarihi film çekmek konusundaki maharetini ispatlamış olsa da Kingdom of Heaven gibi kötü değilse bile çok iyi de denemeyecek bir filmi var ortada. Bu yüzden beklentimi asgari düzeye indirerek başladım filmi izlemeye. Ancak karşıma hiç beklemediğim bir biçimde oldukça keyifli, akıcı ve başarılı bir yapım çıktı. Üstelik anlatılan bildiğimiz, klasik Robin Hood hikayesi de değil; Robin Hood’un neden kanun kaçağı olduğunun hikayesi. Filmin gereksiz bulduğum tek yönü Masonluk mevzuuna girmiş olması. Bunun dışında son derece keyifli bir seyirlik.
Aslan Yürekli lakaplı İngiltere Kralı Richard’ın Haçlı Ordusu’nda usta bir okçudur Robin. Ordu, başarısız geçen Haçlı Seferi’nden sonra yurda dönmektedir. Kral, Fransa’ya savaş ilan etmiş, savaş harcamalarını çıkartmak için dönüş yolunda karşısına çıkan kaleleri yağmalamaktadır. Ancak kralın başına gelen beklenmedik bir felaket sonucu olaylar da Robin ve silah arkadaşları için beklenmedik bir şekilde gelişir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder