27 Eylül 2010 Pazartesi

FİLM KRİTİK: 30 Days of Night: Dark Days (2010)

İlk filmde yaşanan olaylardan sonra hayatta kalmayı başaran Stella, eyalet eyalet gezerek Alaska’daki kasabasında gerçekte neler yaşandığını anlattığı konferanslar düzenlemektedir. Ancak dinleyicilerinden kimse kendisini dikkate almaz. Sonunda yolu kendisi gibi, sevdikleri vampirler tarafından öldürülmüş vampir avcılarıyla kesişir.

Devam filmlerinin nadiren iyi olduğunu bilmeme, karşıma kötü bir film çıkacağını tahmin etmeme rağmen, ilk filmi çok sevmiş olduğumdan merakıma yenik düştüm. 2007 yapımı ilk filmin konusunu son derece orijinal bulmuştum: 30 gün boyunca gecenin hüküm süreceği Alaska’daki bir kasabanın vampirlerin saldırısına uğraması. Üstelik vampirlerin de Twilight seven gençlerin ağzını açık bırakacak derecede vahşi bir biçimde resmedilmesi ayrıca hoşuma gitmişti. Fakat bu film ilkinin orijinalliğinin, gizemli ve ürkütücü atmosferinin yanına bile yaklaşamıyor. Video piyasası için üretilmiş, oldukça vasat, değil sahnelerini repliklerini dahi tahmin etmenin mümkün olduğu, klişelerle dolu bir film çıkmış ortaya. İzlemeyenlere ilk filmi izlemelerini öneririm. İlk filmi izleyenlerdenseniz, filmin uyarlandığı çizgi romanlara bir göz atın derim.

http://www.imdb.com/title/tt1320304/

Hiç yorum yok: