24 Mayıs 2011 Salı

FİLM KRİTİK: The Rite (2011)

İlahiyat son sınıf öğrencisi Michael Kovak inancıyla ilgili bir takım şüpheler yaşamaktadır. Bir rahip olmak istediğinden emin değildir. Konuyu açtığı hocalarından biri kendisini iki aylığına Vatikan’a, şeytan çıkarma eğitimi almaya göndermeyi teklif eder. Bu öneriyi kabul eden genç yeni eğitimine başlar ancak bu konuda da şüphecidir. Şeytan tarafından ele geçirilme vakalarının psikolojik temelli rahatsızlıklar olduğunu düşünmektedir. Bu kurstaki hocası olan rahip de, şeytan çıkarma konusunda usta olan Peder Lucas’ı görmesini tavsiye eder.

Şeytan çıkarma konusunu işleyen bir korku filmi çekmek her zaman için riskli bir iştir. Zira bu konuda yapılmış en iyi film olan The Exorcist çıtayı oldukça yukarı çıkarmış durumda ve her yeni şeytan çıkarma filmi ister istemez bu filmle mukayese edilecektir. The Rite güzel başlayan bir film olsa da akıcılığını sürdüremiyor. Peder Lucas rolünde izlediğimiz Anthony Hopkins filmin lokomotifi olmasına rağmen yine de filmi kurtaramıyor. Gerçek olaylardan uyarlanan film maalesef vasat bir yapım olmanın ötesine geçememiş.

http://www.imdb.com/title/tt1161864/

FİLM KRİTİK: Cadillac Records (2008)

Müzikal filmleri kendimce ikiye ayırırım: Cem Yılmaz’ın deyimiyle ‘ota boka dans edilen’ filmler ve müziğin filmin içine yedirildiği yapımlar. Cadillac Records da ikinci grupta yer alıyor. Blues müzik tarihinde önemli bir yeri olan Chess Records firmasının sahibi Leonard Chess ve buradan yetişen Muddy Waters, Little Walter, Chuck Berry, Etta James, Howlin’ Wolf gibi müzisyenler anlatılıyor filmde. Küçük bir “Blues tarihi belgeseli” olarak nitelendirilebilecek filmde hem ünlü Blues müzisyenlerinin hayatlarından bazı kesitler izliyor, hem de Blues’un Rock’n Roll’a evrimleşmesine şahit oluyoruz. Blues’a ilgisi olanların da dönem filmi sevenlerin de keyifle izleyeceklerini düşünüyorum.

http://www.imdb.com/title/tt1042877/

BELGESEL KRİTİK: Earth 2100 (2009)

İnsanoğlu şu anki gibi fütursuzca yaşamayı sürdürürse 2100 yılına dek olabileceklerin anlatıldığı bir belgesel. Hem bilim adamlarıyla yapılan görüşmeler, hem de animasyon olarak gerçekleşebilecek felaket senaryoları yer alıyor. Hükümetleri ve insanları tedbirler almaya çağırıyor.

http://www.imdb.com/title/tt1471346/

1 Mayıs 2011 Pazar

FİLM KRİTİK: Mr. Nobody (2009)

117 yaşında, ölüm döşeğinde, dünyadaki son ölümlü insanın geçmişiyle ilgili anlattıkları. Ya da 9 yaşında, geleceği hatırlayabilen (Evet, geleceği hatırlayabilen!) bir çocuğun anıları. Kelebek etkisi, yaptığımız tercihlerin geleceğimizi şekillendirmesi, sonsuz olasılıklar, zamanın akışı, paralel evrenler gibi alışılmışın dışında konulara yer veren; son derece keyifli, romantik bir film. Birkaç filmin iç içe olduğu hissi uyandıracak kurguda olan yapımı, sıradan olmayan bir film izlemek isteyen herkese şiddetle öneririm.

http://www.imdb.com/title/tt0485947/

FİLM KRİTİK: 13 Assassins (2010)

Feodal Japonya’da barış dönemi hüküm sürmektedir. Ancak Shogun Doi’nin farklı bir anneden doğma kardeşi Lord Naritsugu anlamsız şiddet gösterileriyle halka zulmetmektedir. Zalim kardeşinin ileride güçlenmesi durumunda ülkedeki huzur ve barış ortamının tehlikeye gireceğini fark eden Doi, bu tehdidin ortadan kaldırılmasına karar verir. Fakat bir lord olan kardeşini açıktan açığa öldürtemeyeceği için çok güvendiği birkaç samuraya bu işi sessiz sedasız halletme görevini verir. Böylelikle bu intihar görevi için bir grup seçkin samuray bir araya toplanır. Durumdan haberdar olan Naritsugu’nun hizmetindeki samuraylar da efendilerini hayatları pahasına savunmak için tedbir alırlar.

Takeshi Miike, Japon sinemasının en üretken ve en nevi şahsına münhasır yönetmeni. Her yıl birkaç film çekmeden duramıyor. Kısa sürede film çekiyor oluşu sizi yanıltmasın, filmlerinin çoğu kalburüstü ve sıra dışı yapımlar. Örnek vermek gerekirse Quentin Tarantino’nun da ufak bir rol aldığı, western ve samuray filmi kırması Sukiyaki Western Django; zamanla külte dönüşen, sadizmin tavan yaptığı Ichi the Killer; David Lynch filmlerini ‘normal’ gösterecek denli tuhaf ‘yakuza’ filmi Gozu; bir müzikal olan The Happiness of Katakuris; görüp görebileceğiniz en garip filmlerden biri olan, hemen her türlü cinsel sapkınlığın yer aldığı Visitor Q; ürkütücü gerilim filmi Audition… Sanırım yönetmenin sinemasına yabancı olanlar genel bir fikir edinmişlerdir.

13 Assassins yönetmenin diğer filmlerine kıyasla ‘normal’ diye tabir olunabilecek bir film. Abartıya kaçmayan, eli yüzü düzgün, gerçekçi bir samuray filmi izlemek isteyenlere öneriyorum.

http://www.imdb.com/title/tt1436045/